Mevcut projeksiyona göre Türkiye nüfusu 2100’de 50 milyonun altına düşebilir

Mevcut projeksiyona göre Türkiye nüfusu 2100'de 50 milyonun altına düşebilir
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eryurt, Türkiye nüfusunun 2040’lara yaklaşıldığında 88 milyona ulaÅŸmasının, ardından 2070’lerde 70, 2100’de ise 50 milyonun altına düşmesinin beklendiÄŸini söyledi.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Eryurt, AA muhabirine, hazırladığı nüfus projeksiyonu ve Türkiye’de doÄŸurganlık hızının düşmesine iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerde bulundu.
2022’de dünya nüfusunun 8 milyarı aÅŸtığına dikkati çeken Eryurt, geçen yıl Hindistan nüfusunun Çin’i geçtiÄŸini, 1979’dan beri tek çocuk politikası uygulayan Çin’de 2015’te iki çocuk politikasının, 2021’den itibaren de üç çocuk politikasının uygulanmaya baÅŸlandığını anımsattı.
Türkiye’de de son açıklanan nüfus istatistiklerinde ülke nüfusunun 85 milyonun biraz üzerinde olduÄŸunu, ancak nüfusun bir önceki yıla göre sadece 93 bin kiÅŸi arttığını belirten Eryurt, “Cumhuriyetin 100’üncü yılında, Cumhuriyet tarihinin en düşük nüfus artış hızına tanık olduk. Son açıklanan doÄŸum istatistiklerine göre, Türkiye’de doÄŸum oranı 1,51 çocuÄŸa düşmüş durumda. Aslında 2014’ten beri doÄŸum oranları düzenli düşme eÄŸilimi içerisindeydi, 2017 itibarıyla yenilenme düzeyinin altına düşmüştü. Son olarak da 1,51 çocuÄŸa indi.” dedi.
İstanbul, Ankara ve İzmir’de doÄŸum oranlarının 1,2 çocuÄŸa kadar düştüğünü kaydeden Eryurt, Türkiye genelinin, bu 3 ili gecikmeli de olsa takip ettiÄŸini ve bu düşme eÄŸiliminin var olan tabloda devam etmesinin beklendiÄŸini dile getirdi.
“Nüfus 88 milyona ulaÅŸtıktan sonra yatay azalan eÄŸilime girecek”
Prof. Dr. Eryurt, Türkiye ile benzer özelliklere sahip İspanya ve İtalya gibi ülkelerde 10 yıl içerisinde, doğum oranlarının 1,5 çocuktan 1,2 çocuğa düştüğünü anlattı.
Bu veriler ışığında, Türkiye’de doÄŸum oranının 1,2 çocuÄŸa düşeceÄŸi ve sonrasında da sabit kalacağı öngörüsüyle nüfus projeksiyonu hazırladığını bildiren Eryurt, şöyle konuÅŸtu:
“Türkiye nüfusu için uzun süredir ‘100 milyona ulaşır mı’ diye bir beklenti söz konusuydu. Projeksiyon sonuçları, bırakın 100 milyonu 90 milyona ulaÅŸamayacağımızı gösteriyor. Türkiye nüfusu 2040’lara doÄŸru yaklaşık 88 milyona ulaÅŸtıktan sonra yatay azalan bir eÄŸilime girecek ve 2050’lere kadar bu ÅŸekilde devam edecek. Türkiye nüfusu, 2070’lerin ortasına doÄŸru 70 milyonun, 2100’de 50 milyonun altına düşüyor.”
15 yaÅŸ altı nüfusun azalma eÄŸilimini hızlı ÅŸekilde devam ettireceÄŸini aktaran Eryurt, projeksiyona göre 15 yaÅŸ altı nüfusun 2050’de 10 milyona, 2100’de 4 milyona kadar düşeceÄŸini söyledi.
“Çalışma çağı nüfusu, 2050’lere kadar yüzde 60 civarında kalacak”
Eryurt, 15-64 yaş aralığı çalışma çağı nüfusunun bir süre aynı oranda devam etmesinin öngörüldüğüne dikkati çekerek şöyle devam etti:
“2050’lere kadar çalışma çağı nüfusunun, oransal olarak yüzde 60’lar civarında kalacağını söyleyebiliriz, 2075 itibarıyla yüzde 60’ların altına düşmeye baÅŸlıyor, 2100’e geldiÄŸimizde yüzde 50’ler seviyesinde oluyor. Sayısal olarak baktığımızda, çalışma çağı nüfusu 2075’te 41 milyona, 2100’de 24 milyona kadar düşecek. Bu projeksiyon dönemi boyunca en hızlı artacak nüfus aslında yaÅŸlı nüfus. 2050’lerin ilk yarısında her 4 kiÅŸiden birinin, 2070’lerin ortasında her 3 kiÅŸiden birinin 2100’lere doÄŸru her 10 kiÅŸiden 4’ünün 65 yaÅŸ üzeri nüfusa dahil olmasını bekliyoruz.”
“Nüfus piramidinin tersine tanıklık etmiÅŸ olacağız”
Nüfus piramidinin yaÅŸ yapısı olarak tersine dönmesinin öngörüldüğüne iÅŸaret eden Eryurt, “2100 yılında bizim 1960-70’lerde sahip olduÄŸumuz nüfus piramidinin tersine tanıklık etmiÅŸ olacağız. En kalabalık grup, en yaÅŸlı gruplar olacak. TÜİK, her 5 yılda bir nüfus piramitlerini revize ediyor. BildiÄŸim kadarıyla bu ay sonuna doÄŸru paylaÅŸacaklar. Oradaki öngörüler de aslında doÄŸurganlığın düşme eÄŸilimini devam ettireceÄŸi ÅŸeklinde, sonuçlarımızın benzer olacağını tahmin ediyorum.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Eryurt, geliÅŸmiÅŸ ülkelerin tamamında doÄŸum oranlarının zamana yayılmış ÅŸekilde düşük seviyelere geldiÄŸine, bu deÄŸiÅŸimin Türkiye’de çok hızlı gerçekleÅŸtiÄŸine dikkati çekti.
Yaptığı çalışmada, Türkiye’de kadınların yüzde 45’inin istediÄŸinden az çocuÄŸa sahip olduÄŸunu, bu oranın üniversite mezunu ve çalışan kadınlarda yüzde 60’lara çıktığını aktaran Eryurt, çiftlerin istedikleri sayıda çocuÄŸa, istedikleri zaman sahip olmalarını saÄŸlayacak koÅŸulların ve imkanların oluÅŸturulması gerektiÄŸinin altını çizdi.
“En kalıcı politika bakım yükünü kadınların üzerinden almak”
Prof. Dr. Eryurt, doğurganlığın arttırılması için alınabilecek önlemlere ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Çiftlerin istedikleri sayıda çocuÄŸa sahip olmalarının önünde birtakım engeller var, iÅŸ ve aile yaÅŸamının uyumlaÅŸtırılmasında birtakım sorunlarla karşılaşılıyor. GeliÅŸtirilecek tedbirlerin iÅŸ, aile yaÅŸamı uyumunu, dengesini saÄŸlayacak politikalar olması gerekiyor. Burada en önemli, en kalıcı politika, bakım yükünü kadınların üzerinden biraz almak. KreÅŸ uygulamasını, erken çocukluk dönemindeki çocuk bakımını yaygınlaÅŸtırmak, kreÅŸlerin niteliÄŸinin artırılması, ücretlerinin büyük oranda kamu tarafından karşılanması oldukça önemli bir politika olacaktır. DiÄŸer bir politika doÄŸum izni süresinin uzatılması olabilir.
Türkiye’de annelik izni süresi çok kısa, geliÅŸmiÅŸ ülkelerdeki annelik izni sürelerinin oldukça altında bizdeki süreler, bunun 1 yıla çıkarılması önemli adım olacaktır. İlk 6 ayının tamamen ücretli annelik izni ÅŸeklinde formüle edilmesi, ikinci 6 ayında anne veya babanın dönüşümlü olarak bu hakkı kullanmasının önünün açılması faydalı olacaktır. BebeÄŸin mama, beslenme, bez gibi ihtiyaçlarını karşılamaya imkan verecek ‘bebek ikramiyesi’ de çiftlerin istedikleri sayıda çocuÄŸa sahip olmaları için önemli teÅŸvik olacaktır.”
Eryurt, ilgili bakanlıkların esnek ve yarı zamanlı çalışma modelleri üzerinde de çalışmalarının bulunduğunu kaydetti.
Kaynak: AA